Sanat tutarsızlaştırmamıdır?Sanatın içinde gizlenen gizemler, sanatçının kendisinden sakladığı gerçeklerden mi ibarettir , yoksa sadece topluma merak uyandırmak ve popülerliğini artırmak için başvurduğu bir yolmu dur?Geçmişten günümüze uzanan onca sanat akımı ve içerisinde yer edinen sanatçılar ve ürettiği eserler genellikle ölümünden sonra anlaşılır hale gelmiş ve değer kazanmış raflarda, kitaplarda yer bulmuşlardır.Arkamıza yaslanıp karşımızda duran siyah-beyaz yahut renkli çalışmalara anlamsız bakışlarla baktığımız anlar olmuştur kendi hiçliğimizde kaybolduğumuz an. İşte kayıplarımızın ve ulaşamadığımızın peşinden koşturmaya başladığımız an önümüze kayboluş çıkar, sanat işte o anda gösterir kendini bize. Kokuşmuşlukların içinde sıyrılıp aydınlık bir yol ararken karanlık dünyamızda umut olur, ışık olur bize sanat.Peki değer veriyor muyuz biz sanata?, belki evet belki hayır, ama bir hakikat var; sanatçıya ve ürünlerine değeri ancak onlar ölükten sonra veriyoruz. Günümüzde yaşayan ne üstatlarımız var ölümlerini beklemekteler ve nice sanatçı adaylarımız var daha açmamış çiçek misali destek bekleyen…Biz sanatçılar ya da sanatçı adayları ancak desteği yurt dışından beklemekte ve aramaktayız. Ama bir üstat şunu söylemişti; “önce kendini aktar toprağına” diye. Evet, önce bunu yapmaya çalışan nice cevherler yitip gitti bu topraklardan. Niceleri emellerine ulaşsa da hepsinin dudağından tek kalem çıkar; “sanata ve sanatçıya değer yok” diye. Belki gizli saklı yerlerde destek olanlar olsa da, hiç destek olunmasa da biz yine üretmeye çabalayalım. Bir Rönesans biz yaratalım, dünyanın merkezi haline tekrar gelelim. Sanatçının ve eserlerinin uyanması için ne yapılmalı. Sadece açılan sergilere gidilmesi yeterli olur, bir mektup, bir mesaj ve hatta bir tebessüm yeterdir sanatçıya…11.02.2010 { Ç.T. }
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder